Zihnin ve Bedenin Dansı
Zihnimiz dans etmeyi sever. Biraz geleceğe doğru, biraz geçmişe doğru adımlar atar. Geçmişte neler oldu, neler söylendi ya da söylenemedi?
Zihnimiz dans etmeyi sever. Biraz geleceğe doğru, biraz geçmişe doğru adımlar atar. Geçmişte neler oldu, neler söylendi ya da söylenemedi?
Uzun yıllardır sözcüklerin büyüsünden, kelimelerin birleşerek oluşturduğu cümlelerin bizleri nasıl rahatlattığından söz ediyoruz.
Aile içinde üstlendiğimiz rollerin birçoğu, yalnızca bireysel özelliklerimizle değil...
Ergenlik dönemi fiziksel, duygusal ve davranışsal değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemde çocukların ihtiyaçları değişebilir.
Duygularımızı düzenleyebilmek, doğuştan sahip olduğumuz bir beceri değildir. Doğduğumuz andan itibaren deneyimlerimize bağlı olarak duygularımızı düzenleyebilme becerimiz gelişir.
Çocukluğa dair konuşmaya başlamadan önce, içimizdeki çocuğa bir soru sorarak başlayalım: “Şu anki halimle tekrar çocuk olsam, neye ihtiyaç duyardım?”
Çocuklar ve ebeveynlerle yaptığım çalışmalarda en çok karşıma çıkan ve en “cıslanan” konu: ÖFKE. Dikkat ettiyseniz büyük harflerle yazıyorum.
Çocuklar zaman zaman zorlayıcı duygular yaşayabilirler.
Her bireyin belirli dönemlerde hatta bazen gün içerisinde hissettiği en temel duygulardan biri kaygı yani nam-ı diğer endişe dediğimiz duygudur.
Psikoterapi denildiğinde çoğu kişinin aklına bireyin iç dünyasına odaklanan bir süreç gelir.